gezilecek yer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gezilecek yer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Haziran 2015 Pazar

Hayvan Mahpushanesi…






Bugün yolum, Kocaeli Darıca hayvanat bahçesine düştü. Düşmez olaydı dediğim adreslerden biriydi burası.

 
 Maymunlar, balıklar, aslanlar, jaguarlar,zürafalar,zebralar ve daha vahşi doğanın nice kahramanı ,tel örgülerin arkasında kendilerini izleyen ziyaretçilerden bıkmışçasına,süzüle süzüle ortalığa bakıyorlardı.





Kendilerini hayretler içerisinde izleyen konuklarından gelen yiyecekler ise tartışılmaz ilginçti;
 cips verenden tutun, çalı yedirmeye çalışanı ,simit uzatanı…Utanmasalar rakı masası kuracaklar maymunlarla. 



 



Tükenen hayvan soylarını koruma adı altında açılan ama tamamen ticari amaçlı olan bu hapishanelerde, doğanın nefes kesici canlılarının hala nefes alması mucize.
 Bize göre büyük görünen ama doğanın uçsuz genişliğinde, varlıklarına bile denk gelmekte zorlandığımız hayvanlar âlemi cam duvarlarla örülü çemberlerin içinde sıkıştırılmış durumda. Hayvanat bahçelerinin klişe savunması olan vahşi doğayı çocuklarımıza öğretiyoruz kavramı, benim için bugün itibari ile bitti, nedenini sorarsanız açıklayayım hemen; önüne atılan etin kemiğini kemirirken, kendisine bakan insanlara rahatsız edilmenin verdiği huzursuzlukla arkasını dönen jaguarı, kendisine yaklaşıldıkça buldukları sığınaklara saklanan maymunları,akvaryumun camına vuran çocuklardan, köpek balığı görmüşçesine kaçan küçük balıkları gördükçe özgürlüklerinin nasıl ticari çıkarlar uğruna yok edildiği ile karşı karşıya kaldım.


Sadece iki dakika kendimi onların yerine koyuyorum. Önerim sizin de benimle empati yapmanız. Haydi başlayalım.





‘Etrafım adım atamayacağım şekilde tellerle kapatılmış, karnım aç ve yemek yemek için saatimi beklemek zorundayım ,  tüm arkadaşlarımdan koparılmışım,tam özgürleşmek isterken elektrikli tellere takılıyor kısa bir süre çarpılıyorum,dışarıdan misafirlerim gelmiş ve hepsi işaret parmağı ile beni gösteriyor,kimi sağlığımı tehdit eden yiyecekler tıkıyor ağzıma,kimi benim sesimi taklit edip beni korkutmaya çalışıyor.
Şaşkın olduğum durum ise bana bakıp boş boş gülmeleri.İnsan denen türün bana olan duygularına anlam veremiyorum.Nefes almak istiyorum ama burada hiç şansım yok galiba.’



Düşünmesi bile kötü olan bu sistemin hem ekolojik dengeye verdiği zarar, hem nesli tükenen hayvanları koruyacağız derken onları bakım koşullarının olumsuzlukları nedeni ile ölüme sürüklemek içler acısı bir hal almış durumda .

 


Hayvanlar âlemi, hayvanat bahçelerinde tutsaklığı en derinden yaşıyorken, yaşamsal hakları da kişi başı 20 ile 50 TL arası satılmış oluyor.


 Ormanın kralı aslanın bile maymun edildiği hayvanat bahçelerinde,
 Çevreden gelen psikolojik baskıyla
 birlikte ,eğlence kavramını yaratabilmek adına çıtalardan zıplatılan, çemberlerden geçirilen,striptizci hesabı dans ettirildikleri direklerden aldıkları fiziksel sakatlanmalarda görmezden gelinmeyecek boyutta. 



 

 Bırakın, sizin krallığınızda değil kendi krallıklarında yaşasınlar hayvanlar. Özgürlüklerini prangaladığımız her an da aslında onları öldürdüğümüz gerçeğini unutmamak gerek. 
 


                                                                                                                           Mavi Çalı/21.06.2015












17 Haziran 2015 Çarşamba

Midas’ın Evi Yazılıkaya…



Eskişehir’e yolunuz düşerse şehre ,yaklaşık 80 km uzaklıktaki Yazılıkaya anıtlarını ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum.Anıt,Yazılıkaya köyü içerisinde görkemli bir yapıyla karşılıyor sizi. 17 metre yüksekliğe sahip bu yapıt, Frigya’nın merkezi olarak kabul ediliyor. Midas döneminde, krallık mertebesine ulaşan Frigyalıların yaşamlarını sürdürdüğü Yazılıkaya anıtları,Midas anıtları olarak da biliniyor.




 





Mitolojide büyük yankı uyandıran Midas efsanesine gelince; Bunlardan ilki,
‘Dokunduğum Her Şey Altın Olmalı’
Şarap Tanrısı Dionysus ve arkadaşları, Frigya taraflarında dolaşmaya çıkarlar. Dionsus’un dostlarından Silonos, Midas’ın çiçek bahçesinde dinlenirken uyuyakalır. Midas’ın askerleri tarafından bulunan Silonos, Midas’ın yanına götürülür. 
 Frigya halkı tarafından alay konusu olan Silonos’un kırılan gururunu Kral Midas tamir eder, Kral, krallığının kapılarını yaşlı adama açar ve onu en güzel şekilde ağırlar.


Bu durumu öğrenen Dionysus, Midas’a yoldaşıma yaptığın bu iyilik için dile benden ne dilersen der, Midas, dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini ister. Dionysus, bu isteği yerine getirir. Midas’ın büyük bir sevinçle karşıladığı bu durum, onu ölüm kapısına sürükler. 
Midas’ın dokunduğu her şey, altına dönüşmeye başlar.Akşam olur,sofra kurulur,Midas, ekmeğe dokunur ekmek altın olur,çorbasını kaşıklar,kaşık altın olur.Midas,açlıktan öleceğini anlar ve Tanrı Dionysus’tan istediği dileğin bozulmasını ister. 
Dionysus, Midas’a Paktolos ırmağının sularıyla yıkanmasını söyler, yıkanan Midas’ın her şeyi altına çevirme gücü de böylece yok olur.
 
Gelelim diğer efsaneye. Midas hakkında anlatılan en meşhur hikâye, ‘Midas’ın Eşek Kulakları’ olsa gerek.



Kral Midas, Yunan Tanrısı Apollon ile Kır Tanrısı Pan arasında gerçekleşecek bir müzik yarışmasının yargıçlığını yapar, oyunu Pan’dan yana kullanır bu duruma öfkelenen Apollo, Midas’ın kulaklarını eşek kulaklarına çevirir.Midas,o günden sonra insan içine çıkamaz hale gelir,içine kapanır,kimseciklerle konuşamaz olur.

 Saçları baş edilemeyecek kadar uzadığı zaman, Midas,her zaman gittiği berbere gider,berber, gördüğü kulaklar karşısında şaşkına döner ve kimseye bu durumdan bahsetmez.Gün gelir içinde tuttuğu bu sırrı dışarı çıkartmaya karar verir ve bir kuyunun başına dikilir,bağırmaya başlar:Midas’ın kulakları eşek kulağı…

Artık tüm Frigyalılar, krallarının kulaklarından haberdardır. Alay konusu olan kral, Tanrı Apollon’dan yardım ister fakat Apollon,sessizce Midas’ı öldürür ve yerin derinliklerine gömer.

Midas’ın hükmünü sürdüğü dönemde Frigler, sanatta atılım yapmayı kafayı koyarlar ve ana tanrıçaları Kibele için Yazılıkaya Anıtını dikerler. Lakin, M.Ö.550’li yıllarda yaşadığı varsayılan Friglerin anıt üzerinde kullandığı dili, dilbilimciler çözmekte epey zorluk çekerler.

  Tüf kayalıkların üzerine kurulu Yazılıkaya (Midas) Anıtına ulaşmak için geçtiğiniz rampalı yol, kral yolu olarak biliniyor. Attığınız her adımda karşılaştığınız kabartmalarda; tarihi, uygarlığı ve yaşanmışlıkları hissetmeniz mümkün. 
 
 Dinsel merkez özelliği taşıyan Yazılıkaya Anıtlarında, volkanik tüfler, oda mezarları, tüm doğa olaylarına ve insan faktörüne karşı hiçbir olumsuzluktan etkilenmemiş görünüyor.
Anıtlar, kaleler, sarnıçlar, 400 metrekarelik bir alana yayılmış durumda. Yazılıkaya Anıtı, Frigya’nın tarihi, dini ve yaşamsal geçmişini tüm çıplaklığı ile çıkarıyor karşınıza.


    Yazılıkaya anıtının ortalama yüz metre ilerisinde bir köy kahvehanesi bulunuyor. Tavsiyem, orda buz gibi bir ayran içmeniz. Yorucu geçen tarihi geziden sonra hem ferahlıyor hem de mis gibi köy kokusunu içinize çekiyorsunuz.

Mavi Çalı
Tarih:17.06.2016