Bugün yolum, Kocaeli Darıca hayvanat bahçesine düştü. Düşmez
olaydı dediğim adreslerden biriydi burası.
Maymunlar, balıklar, aslanlar, jaguarlar,zürafalar,zebralar
ve daha vahşi doğanın nice kahramanı ,tel örgülerin arkasında kendilerini
izleyen ziyaretçilerden bıkmışçasına,süzüle süzüle ortalığa bakıyorlardı.
Kendilerini hayretler içerisinde
izleyen konuklarından gelen yiyecekler ise tartışılmaz ilginçti;
cips verenden tutun, çalı
yedirmeye çalışanı ,simit uzatanı…Utanmasalar rakı masası kuracaklar maymunlarla. Tükenen hayvan soylarını koruma adı altında açılan ama tamamen ticari amaçlı olan bu hapishanelerde, doğanın nefes kesici canlılarının hala nefes alması mucize.
Bize göre büyük görünen ama doğanın uçsuz genişliğinde, varlıklarına bile denk gelmekte zorlandığımız hayvanlar âlemi cam duvarlarla örülü çemberlerin içinde sıkıştırılmış durumda. Hayvanat bahçelerinin klişe savunması olan vahşi doğayı çocuklarımıza öğretiyoruz kavramı, benim için bugün itibari ile bitti, nedenini sorarsanız açıklayayım hemen; önüne atılan etin kemiğini kemirirken, kendisine bakan insanlara rahatsız edilmenin verdiği huzursuzlukla arkasını dönen jaguarı, kendisine yaklaşıldıkça buldukları sığınaklara saklanan maymunları,akvaryumun camına vuran çocuklardan, köpek balığı görmüşçesine kaçan küçük balıkları gördükçe özgürlüklerinin nasıl ticari çıkarlar uğruna yok edildiği ile karşı karşıya kaldım.
Sadece iki dakika kendimi
onların yerine koyuyorum. Önerim sizin de benimle empati yapmanız. Haydi
başlayalım.
‘Etrafım adım atamayacağım şekilde tellerle kapatılmış, karnım aç ve yemek yemek için saatimi beklemek zorundayım , tüm arkadaşlarımdan koparılmışım,tam özgürleşmek isterken elektrikli tellere takılıyor kısa bir süre çarpılıyorum,dışarıdan misafirlerim gelmiş ve hepsi işaret parmağı ile beni gösteriyor,kimi sağlığımı tehdit eden yiyecekler tıkıyor ağzıma,kimi benim sesimi taklit edip beni korkutmaya çalışıyor.
Düşünmesi bile kötü olan bu
sistemin hem ekolojik dengeye verdiği zarar, hem nesli tükenen hayvanları
koruyacağız derken onları bakım koşullarının olumsuzlukları nedeni ile ölüme
sürüklemek içler acısı bir hal almış durumda .
Hayvanlar âlemi, hayvanat
bahçelerinde tutsaklığı en derinden yaşıyorken, yaşamsal hakları da kişi başı 20
ile 50 TL arası satılmış oluyor.
Ormanın kralı aslanın bile maymun edildiği hayvanat bahçelerinde,
Çevreden gelen psikolojik baskıyla
birlikte ,eğlence kavramını yaratabilmek adına çıtalardan zıplatılan, çemberlerden geçirilen,striptizci hesabı dans ettirildikleri direklerden aldıkları fiziksel sakatlanmalarda görmezden gelinmeyecek boyutta.
Bırakın, sizin krallığınızda
değil kendi krallıklarında yaşasınlar hayvanlar. Özgürlüklerini prangaladığımız
her an da aslında onları öldürdüğümüz gerçeğini unutmamak gerek.
Mavi Çalı/21.06.2015